Garo Paylan’dan Deprem KHK’sına Yanıt: “Bu OHAL KHK, İşçiyi Yokluğu Halinde İşten Çıkarıyor;…
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, “olağanüstü hal kapsamında çalışma ve sosyal güvenlik alanında alınan tedbirlere” ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararnamesine tepki gösterdi. Paylan, “Bu OHAL KHK’si patrona ne gibi bir hak tanıyor biliyor musunuz? Bir yakınınız vefat ettiyse ve ayrılmak zorunda kaldıysanız patrona, gelmeyen çalışanı işten çıkarabileceğinizi söylüyor. Olabilir mi?” Böyle bir vicdansızlık olur mu?Eşinizi, dostunuzu, akrabanızı kaybettiğinizi düşünün “Şehirden ayrılmak zorunda kaldınız, Antep’teki patron çalışmaya devam edeceğim diyor, iş yerim sağlam. İşçinin bulunmaması halinde, bu OHAL KHK’si işçiyi işten çıkarılmış durumda bırakır. Böyle bir vicdansızlıkla karşı karşıyayız. Sarayda vicdan olmaz.” dedi.
Garo Paylan, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında; Cumhurbaşkanı imzasıyla dün Resmi Gazete’de yayımlanan “Olağanüstü Hal Kapsamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Alanında Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname” ve deprem bölgesinde yaptıkları incelemeler hakkında değerlendirmelerde bulundu. tayyip erdoğan
“BU KAYNAKLAR TEMEL AMA BU EVLER İNŞA EDİLEMEZ”
Deprem bölgelerini gezerek tespitler yaptıklarını belirten Paylan, deprem bütçesi hazırlanması gerektiğini söyledi. Paylan, “Hesaplarıma göre hem maddi hem de sosyal olarak yaraların sarılması için 2 trilyon TL’lik bir kaynağa ihtiyaç var. 2 trilyon TL mevcut bütçenin neredeyse yarısı. Ama saraya baktığınızda çok büyük bir gelir elde etti. Şu ana kadar kamu kaynaklarından küçük bir bütçe. Bu kaynakla temeli atılabilir ama o evler yapılamaz” dedi.
Garo Paylan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“TBMM’NİN YARA OLMA SORUMLULUĞUNU ALMADIĞI ZAMANLAR: Depremden etkilenen 10 şehri ziyaret ettik. Tespitlerimizi il, ilçe, ilçe ve mahalle bazında yaptık. Depremden etkilenen 10 ilde 14 milyon vatandaşımız büyük bir afet yaşadı. Ülke olarak yaralıyız. Bu yaraları sarmak için Türkiye Büyük Millet Meclisi sorumluluk almamıştır ve alamaz. Çünkü AKP ve MHP, TBMM’yi üç haftadır kapalı tutuyor. Tamam, birinci hafta anlaşılır. Meclis ilk hafta kapatılmalıydı ama şu anda toplum yaralı ve geleceğini göremiyor. Evini, işyerini, eşyasını, canını, canını kaybeden 14 milyon vatandaşımız büyük bir belirsizlik yaşıyor. Parlamento bu konuda herhangi bir sorumluluk üstlenmez.
YARA OLDUĞU KADAR BÜYÜK BU YARAYA YARDIMCI OLMAK İÇİN ORTAK AKILLA HAREKET ETMEMİZ GEREKİYOR: Olağanüstü hal (OHAL) belirlendi. Ülke yeniden olağanüstü hal KHK’ları ile yönetilen bir ülke haline geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, OHAL KHK’sı yayınladı. KHK ile yaraları saracağını sanıyor ama çok önemli eksiklikler var. Bölgede 300 bin esnafın büyük çoğunluğu iş yerlerini kapattı. Milyonlarca işçi işini kaybetti. Milyonlarca vatandaşımız evini kaybetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki meclise gerek yok, ben ülkeyi KHK’lerle yönetiyorum… Ancak yara o kadar büyük ki, bu yarayı sarmak için ortak akılla hareket etmek gerekiyor.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN PATRONU ÇALIŞANA 133 TL GÖRDÜĞÜNDE PATRON ÇALIŞANINI BEDELSİZ TAHLİYE EDERSE: Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor, evet iş yeri zarar gören var, iş yeri olmayan var. Depremden etkilenen 10 ilde işten çıkarma yasağı uyguluyorum… Evet doğru. Bu getirilmeliydi. Ama işverene tek taraflı ücretsiz izne çıkma hakkı veriyor. Peki işçi tek taraflı ücretsiz izne çıktığında ne kadar maaş alacak? Günlük 133 TL tahsil edilecek. Günlük 133 TL. Tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları duysun. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın patronu, bir işçi işçisini ücretsiz izne çıkardığında işçiye 133 TL görüyor. Evleri yıkılan, işyerleri yıkılan ve hayatları mahvolan vatandaşlarımıza günlük 133 TL. Ayda 3 bin 972 TL. Düşünmek. İş yeriniz, eviniz yıkıldı, işiniz gitti, hayatınız bitti, yakınlarınızı kaybettiniz. Ayda 3 bin 972 TL alacaksınız.
DEPREMDEN ETKİLENEN, EVİ VE İŞYERLERİ YOK OLUP İŞİNİ YAPAN VATANDAŞLARIMIZA TOPLU ÖDEME YAPILMALIDIR: Milyonlarca vatandaşımız bu deprem illerini terk etti. Mersin, İstanbul, Ankara, Aydın ve Manisa’ya gittiler. Orada Cumhurbaşkanı Erdoğan ben size 3 bin 972 TL vereceğim diyor… Kiranın 10 bin TL, 15 bin TL olduğunu görüyorlar. İşte böyle büyük bir haksızlıkla karşı karşıyayız. Onun için Meclis toplansın diyoruz. Bu nedenle TBMM yaraları sarmak için sorumluluk alsın diyoruz. Depremden etkilenen, evi, iş yeri yıkılan, işi biten vatandaşlarımıza toplu ödeme yapılmalıydı. Bu yaraların sarılması ve hayata başlanması için barınmalarının halk tarafından sağlanması gerekiyordu. Onlara konut kiralamak ve elektrik, su, doğalgaz, internet gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kaldık. Ama OHAL KHK’sında bu var mı, hayır.
KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ 6 BİN TL. ŞUNLAR GİBİ OLABİLİR: Ev ve yakınlarınızı kaybettiniz, kısa çalışma ödeneği 6 bin TL. Bunun gibi bir şey olabilir. Böyle bir adaletsizlik olabilir mi? En azından taban asgari ücret olmalıydı. 8 bin 500 TL’ye çıkarılması gerekti ve buna ek olarak personelin konaklama, kira yardımı ve matrahı için; Elektrik, doğalgaz, su, internet gibi haklarının sağlanması gerekiyordu.
HATAY İSİMLİ ŞEHİR ARTIK VAR YOKSA TARTIŞMA MI: Zelzele illerine gittim. Adıyaman bitti. Maraş merkezi tükenmiş durumda. Artık Hatay diye bir şehir var mı tartışılır. Bu üç il feci şekilde etkilendi. Ayrıca Malatya ve Antep’in kuzey ilçeleri de perişan durumda. Ama diğer kısımlarda, Antep merkezde evet kayıplar var ama hayat devam ediyor. Patron artık işine devam edebilir. Ayrıca bu 10 ilde. Antep’te yüz binlerce işçi çalışmaya devam ediyor.
SARAYDA BİLİNÇ YOK: Bu KHK işverene ne tür haklar tanıyor biliyor musunuz? Bir yakınınız vefat ettiyse ve oradan ayrılmak zorunda kaldıysanız; İşverene, çalışmayan işçinizi işten çıkarabileceğinizi söylüyor. Böyle bir vicdansızlık olabilir mi? Eşinizi, arkadaşınızı, akrabanızı kaybettiğinizi düşünün; Şehirden ayrılmak zorunda kaldınız, Antep’teki işveren çalışmaya devam edeceğim, iş yerim sağlam diyor. Personelin bulunmaması halinde bu olağanüstü hal KHK’sı işçiyi işten çıkarma cezasına çarptırıyor. Böyle bir vicdansızlıkla karşı karşıyayız. Sarayda vicdan yoktur.
YAKININIZ ÖLDÜĞÜNDE, EVİNİZ YIKILSA DA, EVİNİZ OLMAZSA, İŞVEREN ARARSA GİTMELİSİNİZ DİYOR: Saray da koronavirüs döneminde vicdansız davrandı, koronavirüs döneminde personele ‘ölün diye çalışmaya devam’ dedi, işverenler kârına kâr kattı. Şimdi diyor ki, yakınınız ölse veya eviniz yıkılsa, eviniz olmasa da işveren çağırsa gitmeniz gerekiyor. Yoksa gitmezsen işine son veririm ben sana günlük 133 TL aylık 3 bin 972 TL veririm sen sus ve otur diyor. Onun için Meclis çalışsın diyoruz. Onun için diyoruz ki bu depremin yaraları sarayın vicdansızlarına bırakılamaz. Bütün bu sorunlar Meclis’te görüşülmeliydi, gece gündüz çalışabilir, daha vicdani ve adil düzenlemeler yapabilirdik.
HESAPLAMALARIMA GÖRE 2 MİLYAR TL’LİK KAYNAK İHTİYACI VAR: Hesaplarıma göre bu depremin yaralarını sarmak için 2 trilyon TL’lik bir kaynağa ihtiyaç var. Yaraların hem maddi hem de sosyal olarak sarılması için 2 trilyon TL’lik bir kaynağa ihtiyaç var. 2 trilyon TL, mevcut bütçenin neredeyse yarısı. Ama saraya baktığınız zaman kamu kaynaklarından bugüne kadar çok küçük bir bütçe elde etmiş. Bu kaynakla muhtemelen temel atılıyor ama o konutlar yapılamıyor. Bu kaynakla vatandaşlarımıza elektrik, doğalgaz, su ve internet sağlanamıyor. Bu kaynakla işsiz ve işsiz vatandaşlarımızın işi, aşısı sağlanamıyor. Bu kaynakla birlikte dükkânları yıkılan 300 bin esnaf dükkânına iade edilemiyor. Hayvanını bu kaynakla besleyemeyen bir çiftçiye takviye verilemez. Bütün bu yaraları sarmak için bir deprem bütçesi yapmalıyız.
BUNUN YÜKÜNÜ AKP DÖNEMİNDE YARATAN YAĞMURDAN ALMALIYIZ: Aynı zamanda bu 2 trilyonluk yükü kimin omuzlarına yükleyeceğimizi de tartışmalıyız. AKP döneminde trilyonlarca TL rant yaratıldı. İşte bu deprem bütçesini ortaya koyup bütün yaraları sarmalıyız. Ama bunun yükünü AKP döneminde oluşan ranttan almak zorundayız. Bunun yükünü oraya koymalıyız. Bunun Meclis’te tartışılması lazım, bu yaralar OHAL KHK’larıyla sarılamaz.”